16 Eylül 2012 Pazar

Zülal Bebek Hakkında

Zülal bebek benim ilk doğum fotoğrafı işim. Bu işi yapmaya karar verdiğimde tek korkum ameliyathaneye girince  kan görürsem bayılır mıyım ya da ameliyathanenin kasvetinden tansiyonum düşer mi idi. Bir şekilde halletmek zorundaydım. Doğuma bir hafta kala youtube da bir kaç sezeryan videosu izledim ki görüntüye aşina olayım, korkmayayım ya da bebek çıkana kadar manzaraya düşünüyordum. Bir işi ilk olarak yapmanın verdiği heycan işte. Ama heyecanlı bir işi ilk yapmanın verdiği korkunç bir heyecan.

Fotoğraf çekmek harika bir şey. İçinizde varsa, gönlünüzü verebilecekseniz tavsiye ederim. Ama doğum fotoğrafçılığı çok daha başka birşey. Minicik bir canlı ve dokuz  ay küçük bir alanda suyun içinde yaşamış ve o dünyaya geliyor. Çirkin ama çok tatlı, narin, kırılgan, hassas ve mosmor,tabii başlangıçta. Bu kırılgan şeyi çekmesi hem zevkli hem riskli. İnsan acaba bir yerine birşey olur mu, üşür mü gibi düşüncelerle doluyor. Allahtan ailemin ikinci bebeğiydi ve anlayışlı insanlardılar yoksa ben bebeğe elimi dokunamazdım..

15 Eylül Cumartesi sabahı uzun bir yol kat ederek hastaneye vardım. Ailenin odasına giderek onlarla tanıştım. Sonra ilk olarak ameliyathane için görevlilerle konuşmaya gittim. Bazı hastaneler prosedür olarak ameliyathaneye yabancı birinin alınmasını istemiyorlar. Tabii zaman yaklaştığında öğrendim ki içeri giremeyecektim. Aslında beni asıl heyecanlandıran ve korkutan kısmı orasıydı bu işin. Yoksa bebek doğduktan sonra çekmek çok kolaydı. Ebe hemşire bana bebek çıkar çıkmaz bir miktar görüp fotoğraf çekebileceğimi söyledi. Şanssızlığıma üzülerek anneyi ameliyathananeye yolladık. Biz de ailenin geri kalan fertleriyle birlikte banyo odasının önünde beklemeye başladık. Sanırım sezeryanda bölgeyi kat kat kesip içerden bebeği almak kısa sürüyor ama sonrası uzun iş.

Bebek 15 dakika sonra bir battaniyeye sarılı olarak geldi. Minicikti ve mosmordu. Ama öyle güzel birşeydi ki anlatamam. Yeni bir canlı ve yeni bir hayat. Ebe hemşire bebeği biraz kenarda tutup ilk bakımlarını yaparken usta ellerini izleyip ona hayranlık duymadan edemedim. Ben olsam dokunamam gerçekten. Sonra başını lavaboda yıkadı. Bu arada bir kaç poz aldım çok şükür. Bebek daha sonra annenin ameliyatının bitmesini ve doktoru beklemek üzere küveze kondu.

Annenin kendine gelmesi narkoz yüzünden zor sürdüğü için bayağı bir beklemek zorunda kaldık. Ben dışarıda bebek giydilirken çekerim diye beklerken yeni bebekler ve halalar, amcalar, teyzeler, dayılar, anneannelerle babaanneler geldi. Hepsi heyecanla bebeklerini görmeyi bekliyorlardı. Koridorun sonunda da doğumhane vardı orda normal doğum yapılıyordu. Tabi tahmin edersiniz ki doğum yapan kadınların bağırışları da geliyordu. Bu biraz sinir bozucuydu. Ama en sağlıklısı normal doğumdur. Bir tane daha bebek geldi ve içeri kondu. Bizim bebeğin amcası babaya ‘geldi sizin bebek’ dedi. Baba elinde bir naylon poşetle merdivence ciddi bir şekilde bekliyordu. Ama yüzünde bir garip hüzün vardı. Dikkatimi çekmişti. İçeri girdi bebeğe baktı ve dışarı çıktı. Sessiz bir görünümü vardı. Bir şeyler hissettim o babada, bizim bebeğin babası gibi değildi. Daha sonra anne bir tekerlekli sandalyede ağrılar içinde dışarı çıkartıldı. Baba anneye içi acımışçasına baktı ve asansöre bindiler. Bu manzara içimi çok burktu. Kimbilir nasıl sorunları vardı, kimbilir belki istenmeyen bir bebekti. Kimsenin kafasında ne olduğunu bilemiyorsunuz.

Anne geldikten ve kendine gelmesi beklendikten sonra bebek ben çekemeden giydirilip aşağı indirildi. Odaya girdiğimde bebek gelmiş ve anneyi emme çalışmaları yaptırılıyordu. Bir kaç poz o şekilde aldıktan sonra bekledim. Bebepi yatağında da çektikten sonra alıp başka bir yere,  yani özgürce fotoğraf çekebileceğim bir mekana götürdük. Öyle tatlı ve güzeldi ki, her hareketi ayrı bir fotoğraf karesi olabilecek nitelikte mimikler yapıyordu. Çektikçe daha da çekesi geliyordu insanın. İlk ailemi çok sevdim çünkü rahat hareket etmemi sağlayacak kadar anlayışlı insanlardı. Umarım onlar bana şans getirir ve bütün öbür bebek işlerim iyi gider.
Uzun ve yorucu bir günün sonunda iki kart dolusu fotoğrafla ayrıldım hastaneden. Yorgun ve mutlu ama hepsine değen bir çalışma çıkartarak....

Ayşegül Ayanoğlu

Hiç yorum yok: